-
1 kız almak
взять в жёны, жени́ться -
2 kız almak
пшъашъэ къэщэн -
3 kız
1) де́вушка, деви́ца; де́вочкаkız almak — взять в жёны, жени́ться
kız arkadaş — подру́га
kız çocuk — де́вочка
kız kaçırmak — умыкну́ть (похи́тить) де́вушку
kız oğlan (kız) — де́вственница; де́вушка
- a kız vermek — вы́дать де́вушку за́муж
bir kızı baştan çıkarmak — соблазни́ть (соврати́ть) де́вушку
genç kız — де́вушка
ihtiyar kız — ста́рая де́ва
tam kıvamına gelmiş bir genç kız — де́вушка в са́мой поре́ (в са́мом расцве́те)
yetişkin bir kız — взро́слая де́вушка
2) дочь- a kızını vermek — вы́дать дочь за́муж (за кого-л.)
3) карт. да́маkupa kızı — черво́вая да́ма
◊
kızı kısrağı — де́вушки и же́нщины, же́нщины (семьи)◊
bir kızı serbest bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya — посл. предоста́вь де́вушке свобо́ду — она́ вы́йдет замуж и́ли за бараба́нщика или за зурни́ста -
4 kız
де́вочка (ж) де́вушка (ж)* * *1) де́вочка, де́вушкаkız arkadaş — подру́га
kız öğrenci — шко́льница
2) дочьüç kızı var — у него́ три до́чери
3) разг. молода́я служа́нкаçocuklara baksın diye bir kız aldılar — они́ для присмо́тра за детьми́ взя́ли в дом де́вушку
4) карт. да́маkupa kızı — черво́вая да́ма
••kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya — посл. предоста́вь де́вушке свобо́ду - она́ сбежи́т с бараба́нщиком и́ли зурни́стом
- kız gibi arabakızım sana söylüyorum gelinim sen anla / kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle / kızım sana söylüyorum gelinim sen işit — посл. тебе́, до́чка, говорю́, а ты, неве́стка, смека́й
- kız istemek
- kız kaçırmak
- kızı kısrağı
- kız kızan
- kız kilimi
- kız vermek -
5 almak
almak <- ır> nehmen (-i A); (satın \almak) kaufen; MED ilaç einnehmen; MED organ, cenin entfernen; iş, öğüt, izin vs bekommen; (kabul etmek) annehmen; (elde etmek) erzielen; ürün einbringen; koku vs wahrnehmen; kız zur Frau ( oder als Schwiegertochter) nehmen; ölçü nehmen; kiracı aufnehmen; in ein Verzeichnis vs (çekmek) rücken, verschieben; radyo vs empfangen; şehir einnehmen; nehir mit sich fortreißen; içerebilmek fassen;banda almak aufs Band aufnehmen;sağa almak nach rechts verschieben; rechts anhalten;su almak leck sein;şakaya almak als Scherz auffassen;omuzlarına almak sich (D) überwerfen; schultern;alıp götürmek wegtragen, abfahren, abtransportieren;-in b-le bir alıp veremediği var/olmak mit jemandem nicht auskommen können;alıp yürümek um sich greifen;al sana …!, alın size …! da haben wir …!; -
6 kız
1. girl. 2. daughter. 3. virgin, maiden. 4. playing cards queen. -lar ağası chief black eunuch (in the sultan´s harem). - alıp vermek (for two families) to intermarry. - almak /dan/ to acquire a daughter-in-law (from) (a certain family). - çıkmak to turn out to be a virgin. -ını/evladını dövmeyen dizini döver. proverb Spare the rod and spoil the child. - evlat daughter. - gibi colloq. 1. girlish. 2. brand-new (thing). 3. shy (man). -ı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır/kaçar, ya zurnacıya. proverb If you let a young girl decide for herself whom she´ll marry, she´ll pick someone unsuitable. - istemek to ask a family to give (someone) their daughter as a bride. - kaçırmak 1. to kidnap a girl. 2. to elope with a girl. - kardeş sister. -ı kısrağı /ın/ (someone´s) wife, daughter, and all his female relations. - kilimi kilim woven by a nomad girl for her dowry. - kurusu vulg. old maid, spinster. - lisesi girls´ high school. - oğlan/- oğlan kız virgin, maiden. -ım sana söylüyorum, gelinim sen anla/dinle/işit. colloq. Since he couldn´t say this directly to her, he said it to someone else in the hope that she would listen in and get the message. - tarafı the bride´s family. - vermek /a/ to give a girl in marriage (to).
См. также в других словарях:
kız almak — bir ailenin kızını gelin olarak kendi ailelerine katmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kız — is. 1) Dişi çocuk Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize nin küçük kızını hatırladı. H. E. Adıvar 2) Bakire Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim. B. R. Eyuboğlu 3) Üzerinde kadın resmi bulunan iskambil kâğıdı Karo kızı. 4) ünl. Dişi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret almak (veya bulmak) — herhangi bir durumdan, davranıştan güç almak Hayvanın sokulganlığından cesaret alan bir başka kız da usulca yanına yaklaştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
rol almak — bir oyunda görev almak Halide Edip Hanım ın Kenan Çobanları nda rol almıştı bu kız. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözü ağzından almak — birinin söylemekte olduğu şeyi bitirtmemek Kız, sözü anasının ağzından alarak: Zaten biz geleli daha kaç gün oldu? dedi. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıyırmak — i 1) Hızla sürtünerek bir şeyin yüzünden bir parça soymak, koparmak veya üzerini hafifçe yırtmak Çark elini sıyırdı. 2) Sürtünerek veya çekerek bir şeyi yerinden almak, kaldırmak, düşürmek 3) Bir şeyin üstündeki örtüyü çekerek almak veya açmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
talip çıkmak — 1) kız evlenme teklifi almak Keşke bilmeksizin, tesadüfen, İsmail in almak istediği bu kıza talip çıkmış bir adam vaziyetinde kalsaydım. Y. K. Karaosmanoğlu 2) bir şeye istekliler bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
çullanmak — e 1) Alta almak için birinin üzerine abanmak Hepsi, yeni gelenin üstüne çullanarak zavallıyı dövüyorlardı. P. Safa 2) nsz, mec. Birini bezdirecek, bıktıracak kadar üzerine gitmek Kız bu şakaya darılır gibi oldu; lakin Paşa bunu görünce daha… … Çağatay Osmanlı Sözlük
elektrik — is., ği, fiz., Fr. électrique 1) Maddenin elektron, pozitron, proton vb. parçacıklarının hareketleriyle ortaya çıkan enerji türü 2) Bu enerjinin gündelik hayatta kullanılan biçimi 3) Bu enerjiden elde edilen aydınlanma 4) Fiziğin, bu enerji ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük